7 Kasım 2016 Pazartesi

İfade Özgürlüğü Hakkında

 İfade özgürlüğünün en çok konu edildiği ve tartışıldığı ülkelerden birinde yaşıyoruz. Bu kadar tartışmanın olduğu yerde ifade özgürlüğünün aslında neyi ifade ettiğini ya da ne gibi kazanımlar getirdiği konusunda bilgisiz olduğumuzu düşünüyorum. 

Düşünme zihinsel bir süreç, "İfade" ise onun bir ürünüdür. Düşüncenin özünde değer yargıları, toplumsal görgü ve gelenekler, eğitim seviyesi vb. değişkenler bulundurur.


İfade özgürlüğü birçok ülke ve topluluğun yasalarında güvence altına alınmıştır. 

Mesela Avrupa birliği şu şekilde bir madde ile korumuştur bu özgürlüğü;
  • "Herkesin ifade özgürlüğü vardır. Bu hak; insanların fikirlere sahip olma ve bilgiyi halk otoritesi olmadan, sınırsızca alma ve verme hakkını tanır."
Ülkemizdeki anayasalarda ifade özgürlüğünün tanımı ise şu şekilde yapılmıştır;
  • "Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir."
  • "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz."
Tabi ki ifade özgürlüğü, kimsenin kişisel hak ve özgürlüklerinin sorgulanması ya da aşağılanması şeklinde olamaz. Bir kişiye hakaret etmek, iftira atmak, özel yaşamı hakkında toplumu ilgilendirmeyen şeyler söylemek gibi fikri niteliği olmayan şeyler, ifade özgürlüğünün korumasından faydalanamaz. Ülke çıkarlarını kötü yönde etkileyecek ifade biçimleri de herhangi bir korumaya sahip olamaz. Şiddete teşvik eden, onu öven ve hatta şiddete davet eden düşünceler, asla ve asla ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Bunlar kendi içerisinde yasal suç olarak değerlendirilir. 

Baktığınız zaman çok güzel açıklanmış gibi görünüyor. Tabi iş sadece bu maddeler ile bitmiyor. Özellikle ülkemizde bu maddelere ek olarak, daha bir çok kanun maddesi bulunuyor ve bunlar bazı konularda birbiriyle çelişiyor. Bu gibi durumlarda ise hemen şu cümle imdadımıza yetişiyor "Uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir". İşte bu cümle görüldüğü anda özgürlük kelimesi tamamen anlamını yitiriyor. Anayasada var olan bir maddenin uygulanma şekli çıkarılmış ya da çıkarılacak kanunlara göre yapılıyor. O kanunu çıkaran kişinin keyfine göre, usuller değiştirilebiliyor, kanunlar düzenlenebiliyor. 

Gel gelelim asıl sıkıntı ise düşüncemizi paylaştığımız platformlar ile ilgili oluyor. Kanunda var olan özgürlük hakkımız, bu özgürlüğü yaşayabileceğimiz alanların kapatılması, engellenmesi gibi eylemlerle tamamen anlamsız hale getirilebiliyor. Toplanma, yürüyüş, bildiri gibi enstrümanlar kullandırılmıyor. Aynı mantıkla haber alma hakkı da engelleniyor. Bu mecralara da uydurma sebepler ile el koyma, kapatma veya sansür gibi baskılar uygulanıyor. Düşüncesini dile getirecek hiç bir mecra bulamayan insanlar ise normal olarak özgürlüklerinin kısıtlandığını hatta tamamen ellerinden alındığını düşünüyorlar. Dolaylı yoldan kısıtlanan bu ifade özgürlüğü toplum içerisinde ayrışmaya ve çatışmaya yol açıyor. Çünkü bir düşünceyi savunanlar ifade özgürlüğüne sahipken, Diğerleri bu haktan mahrum bırakılıyor.

İfade özgürlüğünün ne demek olduğunu ve nasıl kısıtlandığını anladık. Peki ifade özgürlüğünün ne gibi bir faydası var? Ülke tamamen tek ses olsa daha iyi olmaz mı? İfade özgürlüğünün ne gibi kazançları olduğuna bakalım bir de.

  • İfade özgürlüğü beraberinde karşıt görüşleri de ortaya çıkaracaktır. Fikirlerin serbestçe dile getirildiği bir toplumda kamusal meseleler hakkında sağlıklı fikir edinmek ve neyin kamunun iyiliğine olduğunu hep birlikte tespit etmek mümkün olacaktır. Bu sayede ilerlemeye açık, kendini geliştiren bir sistem kurulacaktır. Farklı fikirlerin olmadığı bir ortamda gelişimden söz etmek neredeyse imkansızdır. 
  • Yasaklamanın her zaman bir ters etkisi olacaktır. Fikirleri yasaklamak onların kaybolmasına sebep olmayacak aksine bu fikir yanlış bile olsa, yanlışlığı akılcı yollar ile kanıtlanmadığı sürece daha da güçlenecektir. Yani ifade özgürlüğü yanlış fikirlerin doğruya dönüşmesi için faydalıdır. 
  • İfade özgürlüğü toplumsal çatışmanın da önüne geçecektir. Medeni bir tartışma ortamı, insanların orta yolu bulmasında ya da farklılıklarını kabul ederek birbirlerine saygı duymaları konusunda faydalı olacaktır.
Sonuç olarak insanlar düşünme yeteneğini kaybetmediği sürece, ifade özgürlüğü ilerlemenin, gelişmenin ve toplumsal barışın anahtarı olacaktır. Bu özgürlüğün olmadığı toplumlar ise yerinde sayacaktır hatta daha da geriye gidecektir. İlerleyebildiğimiz günleri görebilmek dileğiyle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder