10 Nisan 2017 Pazartesi

Metropol Toplumu Değiliz!

Tarih boyunca, çok uzun yıllar göçebe yaşamış olan Türk ırkı, yerleşik hayata 700'lü yıllarda Uygurlar sayesinde geçiş yapmış. Tabi yerinde duramayan çılgın Türkler Orta Asyayı aşıp Anadolu'ya yerleşmiş ve burayı Vatan ilan etmiş. Yıllar boyunca yapılan sayısız savaş, fetih, kaybedilen topraklar ve son olarak Kurtuluş Savaşı ile bugünkü sınırlarımız belirlenmiş.

Her geçen yıl nüfusumuz hatırı sayılır derecede artış göstererek günümüzdeki inanılmaz rakamlara ulaşmış. 2012 yılı verilerine göre anne başına düşen çocuk doğurma sayısı 2,06. Çoğalma hızı bizden daha fazla olan ülkelerin başını ise Irak, Suriye, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkeler çekiyor.

Böyle muhteşem (!) bir çoğalma hızı ile ülkenin dört bir yanına mı dağılmışız? Tabii ki hayır. İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlere göç ederek diğer şehirleri terk etmişiz. 20 Milyona yaklaşan İstanbul'da adım dahi atılamaz hale gelmiş. Diğer büyük şehirleri bekleyen manzara da yine aynı.

Metropol denince akla ilk gelen şeyler; yüksek binalar, lüks, inanılmaz iş olanakları, trafik, üstün teknoloji ve bu yaşama ayak uydurmuş insanlar. Yurt dışından gelen yabancı misafirler İstanbul'un büyüklüğünü görüp ağızları açık kalıyor. Buranın büyük bir metropol olduğunu düşünüyorlar. Ne yazık ki değil!!!

Ne şehir metropol, ne de içinde yaşayanlar metropol insanı. Bu şehri yönetenlerden hiç bahsetmiyorum. Onlar olsa olsa bizim köyün muhtarı olurlar.

Eyyyyy Amerika... yok yok, valla bu konuda dış mihrakların suçu günahı yok. Suç insanımızda. Kaldırımda yürüyemiyoruz çünkü üzerine araç park ediliyor. Devlet dairelerini kullanamıyoruz çünkü sıra olamıyoruz. Trafik ışıklarına takılmıyoruz boşsa gaza basıyoruz, yaya geçitleri zaten süs, koca araç üç beş insanı mı beklesin asla anlayamıyoruz. Metroda otobüste birbirimizi ezecek kadar birbirimizden nefret ediyoruz. Hep acelemiz var çünkü hala bu kalabalık şehrin zamana düşman olduğunu fark edemiyoruz.

Artık bu şehrin büyük, kalabalık ve keşmekeşle dolu olduğunu idrak edin. Trafik bu şehrin gerçeği. İstanbul'un her yeri metro durağı olsa da, bütün yollar 8 şerit olsa da bu trafikten kaçış yok. Acelen varsa ve istediğin yere zamanında yetişemiyorsan sebebi İstanbul değil, sensin. Ya bunu kabullenip onunla yaşamayı öğreneceksin, ya da çantanı toplayıp istediğin yere gideceksin.

Artık birbirine saygı göstermeyi öğren çok sevgili İstanbul sakini. Gerekirse iki sonraki metrobüse bin, o kornaya basma, gereksiz şerit değiştirme, bencillik etme, öncelik ver... Saygı göster saygı.

Ve sen Metropol Lobisi, eyyy Metropol Lobisi sen de elini eteğini çek şu güzelim şehirden.