Küçük başarılarla mutlu olmaya alışmış olan Türk Futbolu
seyircisi artık küçük başarıları bile mumla arar oldu. Başarılı olduğunu iddia
eden takımlar, oyuncular ve özellikle teknik direktörler, her biri istisnasız
çöküşün birer aktörü konumundadır.
Şu sıralar Fatih Terim, mahvettiği Türk Milli Takımı ve
aldığı yaklaşık 15 milyon TL tazminat ile yine gündemde. Karakteri ile ilgili
yorum yapmayacağım. Konuşmaya başlasam birkaç sayfa yazı çıkar ama şu anda
karakteri beni ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren, aldığı paranın
karşılında verdiği hizmet. Sonuçta TFF kendi geliri olan özel bir kurum.
Yönetim istediği kadar parayı istediği kişiye vermekte özgür. Ancak konu Milli
takım olunca ister istemez milli duygular karışıyor işin içine ve konuya dahil
olmadan duramıyor insan.
Bildiğimiz gibi Fatih Terim hem futbolculuk kariyeri boyunca
hem de teknik direktörlüğü boyunca hep popüler bir kişi oldu. Futbolcu olarak
çok iyi olmadığı söylense de sansasyonel hayatı ve hırçın topçuluğu ile hep
gündemde kalmış. Teknik direktör olarak ise birçok başarı elde etmiş. Bana göre
Türk futbolunun en büyük başarısı olan UEFA kupasını alan ekibin başında
olması, dört sene üst üste şampiyon olması gibi sonuçlar kendisine başarılı
dememiz için yeterli. Tabi ki bu başarılar Fatih Hoca’ya belli bir kredi
sağlamıştır. Hem milli takım hem de GS’da değişik dönemlerde görev yapmasına
rağmen eski başarısını elde edememesi ve son olarak geldiği milli takımda ise
hayal kırıklığının da ötesinde bir performans sergilemesi bu krediyi tüketmiştir.
TFF, Fatih Terim ile 7 yıllık sözleşme yaparken, ondan günü
kurtarmasını beklemiyordu sanırım. Bir sistem kurmasını ve geleceğin takımını
oluşturmasını bekliyordu. Yeni oyuncular bulmasını, takıma bir karakter
kazandırmasını bekliyordu. İyi ve yetenekli oyuncular keşfedip onları
parlatmasını bekliyordu. Altyapı takımlarının başarıdan başarıya koşmasını
bekliyordu. Belki de bunları sadece biz bekliyorduk. Belki de uyutulduk.
Son tahlilde ne günü kurtarabildi ne de bir sistem
kurabildi. Bu da yetmezmiş gibi bir grup küskün, bir grup artist, bir grup
vurdumduymaz futbolcu güruhu bıraktı arkasında.
Kısaca milli futbol takımımıza yarardan çok zarar verdi. Toplumun her
kesimi kendisine tepki gösterdi . Buna rağmen, istifa etmesinin, basında çıkan
bireysel bir olay sonrasında gerçekleşmesi ise tam bir ironi. İstifa sonrasında
tazminat olarak 15 milyon TL alması ise tam bir piyango. Bir düşünelim
yıllardır özel sektörde çalışan bizler istifa etmeye kalksak, el elde baş
başta, koltuk altında bir kutuyla eve dönerdik. Ama Fatih Terim büyük ikramiye
ile dönüyor evine. Umarım bir daha geri dönmez.
Bütün kötülüklerin sorumlusu Fatih Terim değil tabi ki.
Rezalet yönetilen üç büyük takım, onların yolunu takip eden Anadolu takımları,
holiganlık peşinde olan seyirciler, tembel futbolcular, harcanan gereksiz
paralar ülke futbolunu şu anki noktaya getirdi. Şans ve tesadüflere dayalı
başarılarımız olacaktır elbet ancak devamlılık yine olmayacak. Biz de her zaman
olduğu gibi günlük başarıların ve anlamsız bir holiganlığın peşinden koşmaya
devam edeceğiz. Transfer haberleri ile keyifleneceğiz. Birileri de paraları cukka etmeye devam edecek. Hoşça kal Türk
Futbolu, iyi uykular Türkiye.