3 Ağustos 2017 Perşembe

Hoşçakal Türk Futbolu

Küçük başarılarla mutlu olmaya alışmış olan Türk Futbolu seyircisi artık küçük başarıları bile mumla arar oldu. Başarılı olduğunu iddia eden takımlar, oyuncular ve özellikle teknik direktörler, her biri istisnasız çöküşün birer aktörü konumundadır.

Şu sıralar Fatih Terim, mahvettiği Türk Milli Takımı ve aldığı yaklaşık 15 milyon TL tazminat ile yine gündemde. Karakteri ile ilgili yorum yapmayacağım. Konuşmaya başlasam birkaç sayfa yazı çıkar ama şu anda karakteri beni ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren, aldığı paranın karşılında verdiği hizmet. Sonuçta TFF kendi geliri olan özel bir kurum. Yönetim istediği kadar parayı istediği kişiye vermekte özgür. Ancak konu Milli takım olunca ister istemez milli duygular karışıyor işin içine ve konuya dahil olmadan duramıyor insan.

Bildiğimiz gibi Fatih Terim hem futbolculuk kariyeri boyunca hem de teknik direktörlüğü boyunca hep popüler bir kişi oldu. Futbolcu olarak çok iyi olmadığı söylense de sansasyonel hayatı ve hırçın topçuluğu ile hep gündemde kalmış. Teknik direktör olarak ise birçok başarı elde etmiş. Bana göre Türk futbolunun en büyük başarısı olan UEFA kupasını alan ekibin başında olması, dört sene üst üste şampiyon olması gibi sonuçlar kendisine başarılı dememiz için yeterli. Tabi ki bu başarılar Fatih Hoca’ya belli bir kredi sağlamıştır. Hem milli takım hem de GS’da değişik dönemlerde görev yapmasına rağmen eski başarısını elde edememesi ve son olarak geldiği milli takımda ise hayal kırıklığının da ötesinde bir performans sergilemesi bu krediyi tüketmiştir. 

TFF, Fatih Terim ile 7 yıllık sözleşme yaparken, ondan günü kurtarmasını beklemiyordu sanırım. Bir sistem kurmasını ve geleceğin takımını oluşturmasını bekliyordu. Yeni oyuncular bulmasını, takıma bir karakter kazandırmasını bekliyordu. İyi ve yetenekli oyuncular keşfedip onları parlatmasını bekliyordu. Altyapı takımlarının başarıdan başarıya koşmasını bekliyordu. Belki de bunları sadece biz bekliyorduk. Belki de uyutulduk.

Son tahlilde ne günü kurtarabildi ne de bir sistem kurabildi. Bu da yetmezmiş gibi bir grup küskün, bir grup artist, bir grup vurdumduymaz futbolcu güruhu bıraktı arkasında.  Kısaca milli futbol takımımıza yarardan çok zarar verdi. Toplumun her kesimi kendisine tepki gösterdi . Buna rağmen, istifa etmesinin, basında çıkan bireysel bir olay sonrasında gerçekleşmesi ise tam bir ironi. İstifa sonrasında tazminat olarak 15 milyon TL alması ise tam bir piyango. Bir düşünelim yıllardır özel sektörde çalışan bizler istifa etmeye kalksak, el elde baş başta, koltuk altında bir kutuyla eve dönerdik. Ama Fatih Terim büyük ikramiye ile dönüyor evine. Umarım bir daha geri dönmez.

Bütün kötülüklerin sorumlusu Fatih Terim değil tabi ki. Rezalet yönetilen üç büyük takım, onların yolunu takip eden Anadolu takımları, holiganlık peşinde olan seyirciler, tembel futbolcular, harcanan gereksiz paralar ülke futbolunu şu anki noktaya getirdi. Şans ve tesadüflere dayalı başarılarımız olacaktır elbet ancak devamlılık yine olmayacak. Biz de her zaman olduğu gibi günlük başarıların ve anlamsız bir holiganlığın peşinden koşmaya devam edeceğiz. Transfer haberleri ile keyifleneceğiz. Birileri de paraları cukka etmeye devam edecek. Hoşça kal Türk Futbolu, iyi uykular Türkiye.