17 Eylül 2018 Pazartesi

Bencilsin Güzel Kardeşim!

(Kendime...)

Bıçak sırtı bir konuya değinip, kendim de dahil olmak üzere, okuyanları uyuz edecek bir yazıya imza atıyorum. Başıma bir şey gelmeyecekse sözlerim sana, bana, hepimize.

Hadi itiraf et; sabah trafikte araba kullanırken, kahvecide oturacak yer ararken, hani dün işi Mehmet'e kitlerken, hatta sokakta kedileri beslerken bencil değil miydin? Hepsini kendin için yapmadın mı? Başlıkta da çok net bir şekilde belirttiğim gibi "bencilsin" güzel kardeşim.

Bu dünyaya gelişimizin bir amacı olduğunu düşünüyorsanız eğer, hemen bu yazıyı okumayı bırakın. Okumaya devam edenler için söylüyorum; büyük bir planın parçası olduğunuzu, çok önemli olduğunuzu unutun. Dünya bir kişinin etrafında dönmeyecek kadar büyük ve karmaşık, Evren akıl almayacak derecede uçsuz bucaksız. Canlı bütün organizmaların yaptığı gibi biz de hayatta kalabilmek için üremek, bölgemizde hakimiyet kurmak ve sürekli daha güçlü olmak içgüdüleriyle yaşıyoruz. İşte bu hayatta kalma içgüdüsü bizi bencil yapıyor. Hep daha iyisini elde etme arzusu, fakirsen zengin olma, zenginsen daha zengin olma isteği hep bencilliğin kanıtları. ("Ben öyle değilim" dediğini duyar gibiyim. Duymamazlıktan gelip devam ediyorum.)

Sadece maddi olarak düşünmeyelim. Zaten insanın maddi olarak elde ettiği ya da elde etmek istediği her şey manevi tatmin için değil mi? Gücü, mutluluğu hissetmek için. Yoksa neden hep daha büyük ev, daha lüks araba, daha akıllı telefonun peşinde olalım ki. Çok güçlü bir hayatta kalma içgüdüsünden bahsediyoruz. Birine merhamet gösterdiğinde, yardım ettiğinde alacağın karşılık seni daha güçlü daha mutlu hissettiriyor, kalbinin derinliklerinden tam olarak tanımlayamadığın duygular fışkırıyor. Değersiz hissettiğin hayatını bir anlığına da olsa önemli konuma getiriyor. Tabi ki bu tanımlamaya uymayan, manevi tatmini sipiritüel mecralarda bulan insanlarda mevcut. Ama lütfen akıllı telefonundan ya da bilgisayarından bu yazıyı okuyup "ben çok sipiritüel bir insanım" deme. Değilsin. 

Günümüzdeki evlenme ve çocuk yapmanın ne kadar popüler olduğunu söylememe gerek yok. Peki ya böyle bir dünyaya yeni bir yaşam, yani bir bebek getirmek nasıl bir çılgınlık? Her an bir patlamada yaşamını yitirebileceği, cinsel istismara maruz kalabileceği, hormonlu yiyecekler yüzünden çeşitli hastalıkların pençesine düşebileceği bir dünyaya. Sadece onu sevebilmek hissini yaşamak ve çoğalmak için bir araya geliyor ve hatta dünyaya getirdiğimiz o bebeğe aşkımızın meyvesi adını veriyoruz. Tam bir manevi tatmin. İnanılmaz bir üreme ve var olma içgüdüsü. Korkunç bir bencillik!

Bencil olmamaya çalıştığımızda da, mutsuzluğun, hemen iki adım öteden bize göz kırpıyor olduğunu fark ettim. Demoklesin kılıcı gibi tepemizde bekliyor, o kritik darbeyi indirebilmek için doğru zamanı kolluyor. Bir an için bencil olmayayım dediğin anda diğer insanlar seni mutsuz etmek için sıraya giriyor. Neden mi dersin? Çünkü hepsi bencil be güzel kardeşim. 

Aslında anlatmak istediğim, bencil olmak o kadar da kötü bir şey değil. Tek ihtiyacımız olan şey mutlak dürüstlük. Kendimize ve çevremize dürüst olduğumuz sürece bencil olmamızın kimseye zararı olmayacak. Kendi isteklerini arzularını bir kenara koyarak bu hayatta mutlu olamayacaksın. Dürüst bir şekilde isteklerini paylaştıkça etrafında sana saygı gösteren seni gerçek halinle seven insanlar kalacak. Kendi isteklerinden vazgeçtiğinde dahi bunu  Onlar için bencilliğinden vazgeçtiğin kişiler ise yavaş yavaş kaybolacak.  Ne kaybedersin ki. Bence bir dene...