Bazılarınızın tanıdığı bazılarınızın da hiç tanımadığı Altın
Elbiseli Adam’ın (Barkın Bayoğlu) vefatı sebebiyle bu yazıyı yazma gereği hissettim. Altın rengi
tulumu sebebiyle bu lakabı almış, motorlar konusunda videolar çeken bir kişiydi kendisi. 15
Temmuz Şehitler köprüsünün çıkışında bir yayaya çarparak (yayanın orada ne işi
var bilmiyorum) hayatını kaybetti. Motor dünyası, motor tutkunu bir
arkadaşlarını kaybettiği için şu an yasta. Kendisine Allah’tan rahmet,
yakınlarına ise başsağlığı diliyorum.
Bu elim kayıp bir çok kişiyi korkutmuş durumda. “Böyle
usta biri bile kazada hayatını kaybedebiliyorsa” şeklinde cümleler kurarak tedirginliğini
belirten motor severler mevcut. Motorumu satıyorum diyenler bile var. Ben ise birçoğunun
aksine çok amatör bir motor kullanıcısıyım ama kendimi tedirgin hissetmiyorum.
İstanbul trafiği beni çileden çıkardığı için çözümü motorda aramaya karar vermiştim 2-3 ay önce. Hızlıca bir kursa başvurup 1 ay içerisinde ehliyetimi almayı başardım. Uzun
arayışlarım sonucunda istediğim motoru da bularak trafiğe çıkmaya hazır hale
geldim.
Öncelikle şunu söyleyeyim, amatör olduğum için çok dikkatli
kullanmaya özen gösteriyorum. Trafik kurallarına uyuyorum. Çok fazla hız
yapmıyorum. Makas atmalar falan hiç yok. Trafik sıkışık olduğunda arabaların
yanlarından geçip, trafik aktığında efendi gibi şeridimden gidiyorum. Bugüne
kadar ciddi bir tehlike atlatmadım çok şükür. Ama araç sürücüleri, yayalar ve
motor kullanıcıları hakkında bazı fikirlerim oluştu. Çok çabuk karar varmışsın diyebilirsiniz ancak bir otomobil sürücüsü olarak bu fikirlerim daha önceden de oluşmuştu.
Mesela otomobil sürücüleri öyle anlatıldığı gibi
motorcuları sıkıştırmaya falan çalıştıkları yok. En azından ben öyle bir şey görmedim.
Bir çok dalgın sürücü ile karşılaştım. En sağ şeritte oldukları için sağına
bakmayan sürücüler motorların geçebileceği boşlukları daraltıyorlar. Ancak
küçük bir korna çalınca fark ederek yolu açıyorlar. Minibüs şoförleri, taksiler
ve otobüs şoförleri çoğunlukla saygısız. Hepsini zan altında bırakmak istemiyorum ama
onların saygısızlığı sadece motorlara değil hareket eden canlı cansız bütün
varlıklara. Onun dışında şeridinde giden
motosiklete kimsenin bir saygısızlığını görmedim. Yayalar ise motorları
bisiklet olarak değerlendirip çok ciddiye almıyorlar. Kimsenin kasti bir
hareketi yok.
Gelelim motor sürücülerine. Asıl saygısızlığı yapan
çoğunlukla onlar. Hep sabırsız hep bir stres içindeler. Bir saniye durmaya üç
saniye beklemeye asla tahammülleri yok. Hepsi maşallah ali kıran baş kesen. Önümdeki
aralıktan geçemeyeceğim halde arkama geçip korna çalmak mı dersiniz, oflamalar
poflamalar, el kaldırıp “ya buradan da geçilmez mi?” tripleri mi dersiniz
aklınıza ne gelirse artık. Sanki herkes onların önünden çekilmek zorundaymış
gibi tavırlar. Trafik kilitken bunlar yaşanıyor peki trafik yokken çok mu iyi.
O zaman da iyi değil. Bu sefer de makaslar, gereksiz sürat yapmalar, kırmızıda
geçmeler binbir türlü kural ihlali. Hele ki ergen motorcular en fenası. Kask
takmaz, hız yapar, şekil yapar, kendi hayatlarını hiçe sayarlar, Allah
analarına babalarına bağışlasın ne diyeyim. Elbet bunları yapmayan, bilinçli
sürücüler de var. Onları kesinlikle tenzih ediyorum. Ancak genel durum bu.
Demem o ki, her şey anlatıldığı gibi değil. Durum böyleyken
kazalar, yaralanmalar ve ölümlerin gerçekleşmesi sürpriz olmuyor. Altın Elbiseli Adam dahi hayatını bir kazada
kaybedebiliyorken herkesin daha dikkatli olması gerekiyor. Bana bir şey olmaz
mantığını artık arkanızda bırakın. Aksine her an başınıza bir şey gelecekmiş
gibi dikkatli olun. İşe, eve beş dakika geç gidin ama sağlam gidin. Hayatınızı,
hayatlarımızı tehlikeye atmayın.