25 Temmuz 2017 Salı

Mekanın Cennet Olsun Altın Elbiseli Adam

Bazılarınızın tanıdığı bazılarınızın da hiç tanımadığı Altın Elbiseli Adam’ın (Barkın Bayoğlu) vefatı sebebiyle bu yazıyı yazma gereği hissettim. Altın rengi tulumu sebebiyle bu lakabı almış, motorlar konusunda videolar çeken bir kişiydi kendisi. 15 Temmuz Şehitler köprüsünün çıkışında bir yayaya çarparak (yayanın orada ne işi var bilmiyorum) hayatını kaybetti. Motor dünyası, motor tutkunu bir arkadaşlarını kaybettiği için şu an yasta. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına ise başsağlığı diliyorum.

Bu elim kayıp bir çok kişiyi korkutmuş durumda. “Böyle usta biri bile kazada hayatını kaybedebiliyorsa” şeklinde cümleler kurarak tedirginliğini belirten motor severler mevcut. Motorumu satıyorum diyenler bile var. Ben ise birçoğunun aksine çok amatör bir motor kullanıcısıyım ama kendimi tedirgin hissetmiyorum. 

İstanbul trafiği beni çileden çıkardığı için çözümü motorda aramaya karar vermiştim 2-3 ay önce. Hızlıca bir kursa başvurup 1 ay içerisinde ehliyetimi almayı başardım. Uzun arayışlarım sonucunda istediğim motoru da bularak trafiğe çıkmaya hazır hale geldim.

Öncelikle şunu söyleyeyim, amatör olduğum için çok dikkatli kullanmaya özen gösteriyorum. Trafik kurallarına uyuyorum. Çok fazla hız yapmıyorum. Makas atmalar falan hiç yok. Trafik sıkışık olduğunda arabaların yanlarından geçip, trafik aktığında efendi gibi şeridimden gidiyorum. Bugüne kadar ciddi bir tehlike atlatmadım çok şükür. Ama araç sürücüleri, yayalar ve motor kullanıcıları hakkında bazı fikirlerim oluştu. Çok çabuk karar varmışsın diyebilirsiniz ancak bir otomobil sürücüsü olarak bu fikirlerim daha önceden de oluşmuştu. 

Mesela otomobil sürücüleri öyle anlatıldığı gibi motorcuları sıkıştırmaya falan çalıştıkları yok. En azından ben öyle bir şey görmedim. Bir çok dalgın sürücü ile karşılaştım. En sağ şeritte oldukları için sağına bakmayan sürücüler motorların geçebileceği boşlukları daraltıyorlar. Ancak küçük bir korna çalınca fark ederek yolu açıyorlar. Minibüs şoförleri, taksiler ve otobüs şoförleri çoğunlukla saygısız. Hepsini zan altında bırakmak istemiyorum ama onların saygısızlığı sadece motorlara değil hareket eden canlı cansız bütün varlıklara. Onun  dışında şeridinde giden motosiklete kimsenin bir saygısızlığını görmedim. Yayalar ise motorları bisiklet olarak değerlendirip çok ciddiye almıyorlar. Kimsenin kasti bir hareketi yok.  

Gelelim motor sürücülerine. Asıl saygısızlığı yapan çoğunlukla onlar. Hep sabırsız hep bir stres içindeler. Bir saniye durmaya üç saniye beklemeye asla tahammülleri yok. Hepsi maşallah ali kıran baş kesen. Önümdeki aralıktan geçemeyeceğim halde arkama geçip korna çalmak mı dersiniz, oflamalar poflamalar, el kaldırıp “ya buradan da geçilmez mi?” tripleri mi dersiniz aklınıza ne gelirse artık. Sanki herkes onların önünden çekilmek zorundaymış gibi tavırlar. Trafik kilitken bunlar yaşanıyor peki trafik yokken çok mu iyi. O zaman da iyi değil. Bu sefer de makaslar, gereksiz sürat yapmalar, kırmızıda geçmeler binbir türlü kural ihlali. Hele ki ergen motorcular en fenası. Kask takmaz, hız yapar, şekil yapar, kendi hayatlarını hiçe sayarlar, Allah analarına babalarına bağışlasın ne diyeyim. Elbet bunları yapmayan, bilinçli sürücüler de var. Onları kesinlikle tenzih ediyorum. Ancak genel durum bu.


Demem o ki, her şey anlatıldığı gibi değil. Durum böyleyken kazalar, yaralanmalar ve ölümlerin gerçekleşmesi sürpriz olmuyor.  Altın Elbiseli Adam dahi hayatını bir kazada kaybedebiliyorken herkesin daha dikkatli olması gerekiyor. Bana bir şey olmaz mantığını artık arkanızda bırakın. Aksine her an başınıza bir şey gelecekmiş gibi dikkatli olun. İşe, eve beş dakika geç gidin ama sağlam gidin. Hayatınızı, hayatlarımızı tehlikeye atmayın.